Odanın karnında
saatlerce can çekişti Eflatun bey
Topal bir karınca eşlik etti ona
Bir an için genlerinin dışında yaşadı ikisi birden
Yanılmış hükümlerle doldu oda
çöl deveye yaklaştı
yaşam formu duvarda eridi bir süreliğine
aklı karıştı Eflatun beyin
yatıştırdı ellerini, masaya koydu bir güzel
…
Bir liman, dakikalarca uzakta
yorgun ve sade
Bir liman, biraz gökyüzünün evladı
-
kim yazdı bu sadeliği, Eflatun bey?
-
Kim demiş yorgundur liman
anılmamaktan?
Bir kadın,
hızmasında ikinci bir sadelik
yaklaştı
masaya gayr-ı ihtiyari
Bir kadın, daha ilk günden ölümlü…
tren sokuldu doğu mitolojisine
asırda herkes yarı tanrı oldu, Eflatun bey hariç
susuzluğunu giderdi
aklında gereksiz bir ihtimal belirdi
çarçabuk sildi
bir şeyler kaybetmiş gibi ceplerini yokladı bir süre
ayakları üzerine doğrulup voltaya başladı
kuzenleri
gibi ağaca sarındı sonra
…
-
Dün geceyi nasıl geçirdiğimi bilemezsiniz, dedi.
-
yüzyılından kaçan bir kertenkele gibi
huysuz
ve
canımın telaşına düştüm yok yere
Seğirttim sularınızdan yalınayak
Odalarınızdan geçtim
Yarısı ölmüş bedenlerinize dokundum
…
-MEKAN-
Oda kararır geniş zaman kipinde
sahne motiflerini değiştirir tiyatrocu bey
Kocaman bir göbek acıktı karın boşluğunda
Eflatun bey böldü cesaretini
Tütün ve bir demlik çay sığındı imdadına
Elleri, çamaşırcı bir kadının ellerine değdi
rol gereği
Pazarcı bir diğer kadın senaryoya girdi
demirciler demir dövdü
dülgerciler, baharatçılar ve devrimciler peş peşe geçti
sokaktan
Herkesler mutlu oldu
Fransa’da devrim oldu
Sahne kapandı
Alkışlar ve Eflatun bey…
Saatte yüzlerce kere yeltenip sonunda çıldırdı bu vaziyette
…
-ZAMAN-
Lakin bitmedi biyoloji
Son demlerinde aşınmış bir Napoleon portresi
hortlayıp
fırladı tarihin orta yerine
kimileri tekerrür dedi
kimilerine göre başlangıç isa’dan sonra
halbuki her zaman bir gök vardır insan unsuru için
ve her nedense bir yol
İkinci bir zaman oldu Eflatun bey
Ve sessizce dağıldı boşlukta
…
AÇILSIN PERDELER!
Eflatun beyin mavi bir gök kadar berraktır gözleri
Lakin yüzyılı acemi bir umutsuzluğa gebedir
Sözcükler
Piramitler
ve günah bilimciler
yeni tanrılar yarattılar
elbirliğiyle
Eflatun bey bildiğini düşledi sahnede
Bir demir, birinci zaman günlerinden
eğilmiş ve mahcup
sarkıyor
zamanın orta yerine
Bir dürtü, ertelenmiş ve yasak!
Geçti Eflatun bey ayıpların orta yerinden
Elinde bir mektup, mahzun
Ben ki, göğü ve yıldızları özgür ülkeler düşündüm,
-dedi
Eflatun bey-
Yalnızca bunu düşündüm vakitli vakitsiz
Bağrında ceviz ağaçlarının heybeti
Göğermiş ve gururlu
Zaman ilk hecemi çaldı benden, duyuyor musun?
-dedi-
İlk kıpırdanışımı
Bir duvara yontup etrafında tepindi
Gülümsüyor
Gülümseyecek Eflatun bey
Mavi bir gök kadar berrak suların karnında
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder