Kısa öz geçmişim

Baktım herkes kitap yazıyor, ben de şiir yazmak istedim...
büyük adam olamadım ama "Halimce Bedreddinem"

Çarşamba, Eylül 09, 2020

ÖMRÜMÜZ MİKRO BİYOLOJİ

Odanın karnında

saatlerce can çekişti Eflatun bey

Topal bir karınca eşlik etti ona

Bir an için genlerinin dışında yaşadı ikisi birden

Yanılmış hükümlerle doldu oda

çöl deveye yaklaştı

yaşam formu duvarda eridi bir süreliğine

aklı karıştı Eflatun beyin

yatıştırdı ellerini, masaya koydu bir güzel

Bir liman, dakikalarca uzakta

yorgun ve sade

Bir liman, biraz gökyüzünün evladı

-          kim yazdı bu sadeliği, Eflatun bey?

-          Kim demiş yorgundur liman

 anılmamaktan?

Bir kadın,

hızmasında ikinci bir sadelik

            yaklaştı masaya gayr-ı ihtiyari

Bir kadın, daha ilk günden ölümlü…

tren sokuldu doğu mitolojisine

asırda herkes yarı tanrı oldu, Eflatun bey hariç

susuzluğunu giderdi

aklında gereksiz bir ihtimal belirdi

 çarçabuk sildi

bir şeyler kaybetmiş gibi ceplerini yokladı bir süre

ayakları üzerine doğrulup voltaya başladı

            kuzenleri gibi ağaca sarındı sonra

-          Dün geceyi nasıl geçirdiğimi bilemezsiniz, dedi.

-          yüzyılından kaçan bir kertenkele gibi

huysuz

                                   ve canımın telaşına düştüm yok yere

Seğirttim sularınızdan yalınayak

Odalarınızdan geçtim

Yarısı ölmüş bedenlerinize dokundum

-MEKAN-

 

Oda kararır geniş zaman kipinde

sahne motiflerini değiştirir tiyatrocu bey      

Kocaman bir göbek acıktı karın boşluğunda

Eflatun bey böldü cesaretini

Tütün ve bir demlik çay sığındı imdadına

Elleri, çamaşırcı bir kadının ellerine değdi

                                               rol gereği

Pazarcı bir diğer kadın senaryoya girdi

demirciler demir dövdü

dülgerciler, baharatçılar ve devrimciler peş peşe geçti sokaktan

Herkesler mutlu oldu

Fransa’da devrim oldu

Sahne kapandı

Alkışlar ve Eflatun bey…

Saatte yüzlerce kere yeltenip sonunda çıldırdı bu vaziyette

-ZAMAN-

Lakin bitmedi biyoloji

Son demlerinde aşınmış bir Napoleon portresi

hortlayıp fırladı tarihin orta yerine

kimileri tekerrür dedi

kimilerine göre başlangıç isa’dan sonra

halbuki her zaman bir gök vardır insan unsuru için

ve her nedense bir yol

İkinci bir zaman oldu Eflatun bey

Ve sessizce dağıldı boşlukta

 

AÇILSIN PERDELER!

 

Eflatun beyin mavi bir gök kadar berraktır gözleri

Lakin yüzyılı acemi bir umutsuzluğa gebedir

Sözcükler

Piramitler

ve günah bilimciler

yeni tanrılar yarattılar elbirliğiyle

Eflatun bey bildiğini düşledi sahnede

Bir demir, birinci zaman günlerinden

eğilmiş ve mahcup

            sarkıyor zamanın orta yerine

Bir dürtü, ertelenmiş ve yasak!

Geçti Eflatun bey ayıpların orta yerinden

Elinde bir mektup, mahzun

Ben ki, göğü ve yıldızları özgür ülkeler düşündüm,

                                               -dedi Eflatun bey-

Yalnızca bunu düşündüm vakitli vakitsiz

Bağrında ceviz ağaçlarının heybeti

Göğermiş ve gururlu

Zaman ilk hecemi çaldı benden, duyuyor musun?

                                               -dedi-

İlk kıpırdanışımı

Bir duvara yontup etrafında tepindi

Gülümsüyor

Gülümseyecek Eflatun bey

Mavi bir gök kadar berrak suların karnında

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder