…
Ki
o zamanlar hayvanı ehlileştirir insan
Toprağa
koşar öküzü
Sütünü
yadırgamaz mesela keçinin
Arpanın
ve buğdayın tadına varmıştır çünkü
Geniş
koridorlu ambarlar yapar
Vazgeçmez
biriktirmekten
…
İşte
bu zamanların birinde
Abraham
henüz Ur şehrindedir
Philistia’ya
muhacir olur
Ve
Yıtsak’ı
doğduktan birkaç bin yıl sonra
kurban
etmeye yeltenir.
…
Ayın
ön dördünde
Abraham eski lahit’in tanrısına seslenir
O
berrak aydınlığın altında
esmer
derisine bakarak
yalvarır
bir yıldız kadar uzak tanrısına
Tanrı
böylelikle vazgeçer kibirinden
Ve
Yıtsak’ı bağışlar ona
Abaraham’ın
omuzlarında 10 bir yıldızın,
kamerin
ve şemsin günahı vardır.
Lakin
mercimeğin
ve uzun servilerin
anavatanıdır Philistia
Abraham,
oğullarının hürmeti
ve tanrısının emri üzre
doldurur ambarları
…
Yıtsak,
nemrudun şerrinden kurtulur kurtulmaz,
Bail’den göçer.
Mısır
eline varır.
Orada,
ölü inekleri diriltmekle iştigal olur.
Dağa
can verdiği de söylenir
Dağın
gölgesine ateş düşürdüğü de…
Bi
de ölü Yakov’a cisim vermekle meşhurdur.
…
Yakov,
Harrani kadınlara yangındır
Dayısı
Lavan’nın kızı ceberut Rahel için
yedi yıl çoban oldu Edessa’ya
…
Ve
iş bu sahife
Yakov’dan
olma
Rahel’den
doğma
Yosef’in
düşüne dair tutulmuş olup
Yosun
gözlü keçilerin
ve kurbağa
olmadan evvel
sazlıkta
şarkı söyleyen
larvanın
geniş kalçalı dişi peygamberdevesine
Serenadı-
-nın
matbuudur!
…
Rivayete
göre,
Altı
hafta sonra
gemi
rüzgarda savrulup yelkenler aşınınca
Lut’un
tanrısı
bir
gece gökten eğilip
Abraham’ın insanlarına baktı!
Ve
aynı rivayet üzre
Yosef
daha o gece
o
kısır rahme düşer.
Günlerden
cumartesidir.
Bir
dala tutunur gibi avuçlar yeryüzünü.
Yağmur
durmaksızın boşanır çatlağıdan göğün
“Sevgili
Rahel!”
dedi
Yosef
“beni
ırmaklarca doğurdun
acılarımı
bir gölün dibinde dağladın
yüzüme
bir semenderin korkularınca şekil verdin.
Ve
bak!
ben hala gülümsüyorum
senin karşı konulmaz korkaklığına rağmen!
Üstelik
yüzümü avuçlarken ele verdin gözlerindekileri.
Demirden
akıyordu gözlerin
Paha
biçilmez korkulardan…”
"Fakat
al işte!"
dedi
Yosef
Bu
yüzüme döktüğün tunç,
İbrahim’in bencilliğidir
Bu
yanıma koştuğun çocuk da
İsmail’in
hüznüdür!
Yazacak
bunları vakıa- i nüvis
Dünyanın
öte ucunda
adaletine
çomak soktuğumu bilecek oğulların
Böyle dedi Yosef
Kenan ili yangında kavrulurken
Ki Mısır Peygamberlerin cennetiydi
kadınlar için çoktan örülmüştü duvarlar
Duvarları ansıdınız mı?

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder