Kısa öz geçmişim

Baktım herkes kitap yazıyor, ben de şiir yazmak istedim...
büyük adam olamadım ama "Halimce Bedreddinem"

Pazar, Ocak 31, 2016

KARANFIL

Kar altında bir karanfil yatar
gövdesinde kapanmaz bir mermi yarası...
bilir misiniz
hain ve soğuktur zaman
dokunulmaz
sarsılmaz
kırılmaz
ve karanfil bu hükmün terkinde
vazgeçmiş yaşamaktan
     susmuş
         öylece kalmış orda
              kar altında...
önce ellerini kaybetmiş
bir leylim yalnızlık
tenhalaşmış yüreği
ağzında buruk bir vedağı
sesi ankaya varmış
cosmosun dışına
ama kavga yalnız başınaydı
yalnız ve firari
böyle görüldü tutanaklarda

...

bir vakit göğsünü yoklamış
çığ gibi bir umutsuzluk göğsündeki
gece kararmak üzereydi
çıplak ve bilinçsizdi zaman
tepesinde makul bir yıldız kümesi
en ince mahremine dek
     aydınlanır sokak
davranmış
sokağı tutmaya yeltenmiş
fakat malumunuz
akrep kadar sinsiydi
     üniforma içindeki
...

bu çağda umut insan işi değil
değil, koklanmaz gülü bile
     evinde dingin ve sessiz yatanın
bir karanfili yarasında bırakıp
çekiliverirdi ortalıktan
sonra da
gizli kalmış bir sır-
                   -rı
ifşa eder gibi
     adına sahte iddianameler
                   düzenleyip
mahkum etmeye yeltenirdi
karanfili
     karanfile durmaya
...
Ama karanfil bu
kökleri derinindeydi toprağın
çakıl taşlarının
     sularıyla
         serpilip büyüdü
şimdiy-
       -se bir yanı fırtınada
              suskun ve çaresiz
cebindeiskoçvodkası
öbür yanında yarası var
dikiş tutmaz
morarmış
irine durmuş

...

gömleğinin cebinde
     vesikalığını buldular
vurulur
     da
yüzü paramparça dağılır diye
bir iz kalsın diye mühürlerin dışında
tanısın diye tarih bilimciler,
defterdarlar,
ganimetçibaşları,
okkacılar,
daracılar,
sokak bilimciler...
bir yarısıhatıradır fotoğrafın
öteki yarısı tansık

...

cebinde
     bir
        de
         vasiyeti vardı gözleri için!
vurulsa
hatta paramparça
     dağılsa bile yüzü
ölüm yakışabilmeliydi yüzüne insanın
fakat razı gelemezdi
gözlerinin oyuk ve anlamsız bakışına
-ölüm bir rivayet üzre buyurulur,bilinir
buyursun!
gelir pişmanlığını ele geçirir insanın
gelsin!
yayılır göğsüne bir yangın gibi
              ağır ve sakin-
fakat
gözleri öyle kalsın istemiştir
ilk günkü gibi kararlı ve sakin.
parlak bir yıldız gibi
göğe bakmada mahirdi gözleri


... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder