Kar altında bir karanfil yatar
gövdesinde kapanmaz bir mermi yarası...
bilir misiniz
hain ve soğuktur zaman
dokunulmaz
sarsılmaz
kırılmaz
ve karanfil bu hükmün terkinde
vazgeçmiş yaşamaktan
susmuş
öylece kalmış orda
kar altında...
önce ellerini kaybetmiş
bir leylim yalnızlık
tenhalaşmış yüreği
ağzında buruk bir vedağı
sesi ankaya varmış
cosmosun dışına
ama kavga yalnız başınaydı
yalnız ve firari
böyle görüldü tutanaklarda
...
bir vakit göğsünü yoklamış
çığ gibi bir umutsuzluk göğsündeki
gece kararmak üzereydi
çıplak ve bilinçsizdi zaman
tepesinde makul bir yıldız kümesi
en ince mahremine dek
aydınlanır sokak
davranmış
sokağı tutmaya yeltenmiş
fakat malumunuz
akrep kadar sinsiydi
üniforma içindeki
...
bu çağda umut insan işi değil
değil, koklanmaz gülü bile
evinde dingin ve sessiz yatanın
bir karanfili yarasında bırakıp
çekiliverirdi ortalıktan
sonra da
gizli kalmış bir sır-
-rı
ifşa eder gibi
adına sahte iddianameler
düzenleyip
mahkum etmeye yeltenirdi
karanfili
karanfile durmaya
...
Ama karanfil bu
kökleri derinindeydi toprağın
çakıl taşlarının
sularıyla
serpilip büyüdü
şimdiy-
-se bir yanı fırtınada
suskun ve çaresiz
cebindeiskoçvodkası
öbür yanında yarası var
dikiş tutmaz
morarmış
irine durmuş
...
gömleğinin cebinde
vesikalığını buldular
vurulur
da
yüzü paramparça dağılır diye
bir iz kalsın diye mühürlerin dışında
tanısın diye tarih bilimciler,
defterdarlar,
ganimetçibaşları,
okkacılar,
daracılar,
sokak bilimciler...
bir yarısıhatıradır fotoğrafın
öteki yarısı tansık
...
cebinde
bir
de
vasiyeti vardı gözleri
için!
vurulsa
hatta paramparça
dağılsa bile yüzü
ölüm yakışabilmeliydi yüzüne insanın
fakat razı gelemezdi
gözlerinin oyuk ve anlamsız bakışına
-ölüm bir rivayet üzre buyurulur,bilinir
buyursun!
gelir pişmanlığını ele geçirir insanın
gelsin!
yayılır göğsüne bir yangın gibi
ağır ve sakin-
fakat
gözleri öyle kalsın istemiştir
ilk günkü gibi kararlı ve sakin.
parlak bir yıldız gibi
...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder