Öğleden sonra bir telefon geldi
Müzeyyen
mütemadiyen bir sessizlik
günü avuçlayan rüzgar
kaldırıma varma telaşı
ve yüzükoyun uzanma hevesi
her şey oracıkta donakaldı…
Ellerim dokunmayı unutmuş
kör ve bilinçsiz bir yılan derisi
hükmünü yitirmesin diye zaman
apansız gelen yürüme isteği
sonu yok bu sessizliğin, Müzeyyen!
gözlerini belertmeyi bırak!
kaldırıma çıkalım önce
şu telaştan
şu haylaz umutlardan sıyrılalım bi güzel
sen başka şehirde, kararsız bir geceden kalma
ben, burada ölümüne razı gelen adam
gel-bir yerlere oturup kara deliklerden konuşalım
bir süre
vasat tirajar
ve hep tek düze yoksullumuzdan…
bu dünya mükemmel bir yer değil, Müzeyyen!
Ama sen, hep başka bir şehirde
…
seyrek bir yağmur başlıyor burada
doğa kendini hatırlatıyor
gezegen, müptezel acılarımızdan
ve ayrıcalıklı yaşam dokularımızdan
__başka
sürüngenlerin de yurdudur örneğin
biliyorum, sen şimdileyin orada bir bulut
ama kıpırtısız
ben, gözlüklerimden kaçan sıfat
ve aramızda
öğleden sonra süreğen sessizlik
her şeye alışıyor insan
her şeyi yakıştırıyor üzerine zamanla
yine de “merhaba Müzeyyen!
merhaba halkım!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder