Kısa öz geçmişim

Baktım herkes kitap yazıyor, ben de şiir yazmak istedim...
büyük adam olamadım ama "Halimce Bedreddinem"

Cumartesi, Haziran 07, 2014

BAHRİ'YE AĞIT

Öldü diyorlar senin için
Düşünü de gömdüler mi bari?

BAHRİ’YE AĞIT

Sen yoktun
Arka bahçede kalakaldı
İncirin ve narın tadı…

I.      BAB

İki saate kalmaz ölür dediler
Akşama kadar direndin gerçi
Sırtında kirlenmiş bir mintan, şile bezi
Göğsünde kırılmış bir yürek
mintanın içinde atmakta cevahir
Alnında
yarım yamalak
bir tanrı gizledi de
ölçüsüz bir ayrılığa yenildi
ikindileyin
...

Sevinçler hatırlandı çarçabuk
üzençleri de getirin
yanyana koyun hatta
şöyle yas tadında bir yağmur tanrım!
Sonra sen git,
durmadan Bahri’yi hatırlat
Asmanın kıymetini bildiği halde
uçan kuşta aklı kalan adamı
bilsinler tanrım, bu yoksulluk senin
...

II.    BAB

Bahri kimdi soracaklar sana
Ben söyliyim tanrım
Siverek’te
Kaçak çay
Bafra
sonraları Samsun
Ve bilhassa
yirmisinde
sevdadır Bahri
Bunları “Bil” diye söylüyorum
Üç yıl askerdi devlette
İki firar
Bir tabaka
Bir de yürek
Kadınına yangındı
Çapkındı
Bahtiyardı
...

III.  BAB

986’dan sonra çıkmadı kaleye
Bunu sen de gördün
Kürkünü kuşanır kahveye kaçardı
Ve sen yaz dedin mi?
O yola çıkar, efkârlanırdı
Evlerin ölgün ışığında
Çocuklarına ağladığı da oldu
çok kızınca sana sövdüğü de
Hatırla boz bulanıktı Siverek
Esmer çayında
O kış unutmuştun
mezar taşlarında yazılanları
sahi tanrım,
o ağıt ne zaman türkü oldu dilinde
Hani yanakları çopur bir adam vardı
Kimsede kalmamıştı gönlü
Kimseler ağlamasın diye
     Sessiz sedasız ölmüştü
...

IV.    BAB

Saçlarına kır düştüğünden beri
asmaları aşıladı
ocağına incir dikti inadına
Yüzü tıraşlı
Bıyıkları fiyakalıydı
Ve makine deşmeseydi ciğerini
Daha yaşardı birkaç vakte kadar
şöyle yas tadında bir yağmur tanrım!
Sonra sen git,
durmadan Bahri’yi hatırlat
bilsinler tanrım, bu yoksulluk senin


2009,3 Ekim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder