Öldü diyorlar
senin için
Düşünü de
gömdüler mi bari?
BAHRİ’YE
AĞIT
Sen
yoktun
Arka
bahçede kalakaldı
İncirin
ve narın tadı…
I.
BAB
İki
saate kalmaz ölür dediler
Akşama
kadar direndin gerçi
Sırtında
kirlenmiş bir mintan, şile bezi
Göğsünde
kırılmış bir yürek
mintanın içinde atmakta cevahir
Alnında
yarım yamalak
bir tanrı gizledi de
ölçüsüz
bir ayrılığa yenildi
ikindileyin
...
Sevinçler hatırlandı
çarçabuk
üzençleri de getirin
yanyana koyun hatta
şöyle yas tadında bir yağmur
tanrım!
Sonra sen git,
durmadan
Bahri’yi hatırlat
Asmanın kıymetini bildiği
halde
uçan kuşta
aklı kalan adamı
bilsinler tanrım, bu
yoksulluk senin
...
II.
BAB
Bahri
kimdi soracaklar sana
Ben
söyliyim tanrım
Siverek’te
Kaçak
çay
Bafra
sonraları Samsun
Ve bilhassa
yirmisinde
sevdadır Bahri
Bunları
“Bil” diye söylüyorum
Üç
yıl askerdi devlette
İki
firar
Bir
tabaka
Bir
de yürek
Kadınına
yangındı
Çapkındı
Bahtiyardı
...
III. BAB
986’dan
sonra çıkmadı kaleye
Bunu
sen de gördün
Kürkünü
kuşanır kahveye kaçardı
Ve
sen yaz dedin mi?
O
yola çıkar, efkârlanırdı
Evlerin
ölgün ışığında
Çocuklarına
ağladığı da oldu
çok kızınca sana
sövdüğü de
Hatırla
boz bulanıktı Siverek
Esmer çayında
O
kış unutmuştun
mezar taşlarında yazılanları
sahi
tanrım,
o ağıt ne zaman türkü oldu dilinde
Hani
yanakları çopur bir adam vardı
Kimsede kalmamıştı gönlü
Kimseler
ağlamasın diye
Sessiz sedasız ölmüştü
...
IV.
BAB
Saçlarına
kır düştüğünden beri
asmaları aşıladı
ocağına
incir dikti inadına
Yüzü
tıraşlı
Bıyıkları
fiyakalıydı
Ve
makine deşmeseydi ciğerini
Daha
yaşardı birkaç vakte kadar
şöyle yas tadında bir yağmur
tanrım!
Sonra sen git,
durmadan
Bahri’yi hatırlat
bilsinler tanrım, bu
yoksulluk senin
2009,3 Ekim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder